top of page

Çalışmayı hep SEVdim.

"Yaparsan senin de OLur" sözü kulağıma küpe OLdu.

Ne istersem ona sahip OLmak kOLaylaştı.

Yeryüzündeki şeylerden sadece ve sadece bir tanecik olduğumu fark ettiğimde farklı bir gözle bakmaya başladım ve hayat elverdiği ölçüde son günüme kadar meşgul olacağım bir işim olduğunu anladım. 

İşimin adı YAŞAMAK...

Yakın geçmişte, bir zamanlar elde şişlerle örülerek yapılan giysiler kullanılırdı ve bunlardan artan ipler başka bir işe yarar diye atılmaz saklanırdı, eldiven, çorap veya sabunluk yapımında kullanılırdı. 

Bu dünyadan veda edenlerin ardından geriye bıraktıklarına bakınca geçmişe yolculuk ve hayata hızlı bir bakış filmi izlemiş gibi oluyor, insan.

Annemin bu dünyaya veda etmesiyle ardında bıraktıkları, elinin dokunduğu herşey...

Bir yanda elinde diktiği yorganlar, gelin olduğu devirlerden damat için özel bir yöntemle ve aynı şekilde yeniden ördüğü yün çorap, tülbent kenarı boncuklu oyalar, birgün yapılır diye saklanan örnekler, elörgüsü işlerden kalan yünler, bir işe yarar diye tuttuğu iplikler, anasütlüğü diye özel bir günde dikilecek kumaşlarıya şu yalan dünyada bitmeyecek bir ömür varmış gibi ilerde yapılacak diye sakladıkları...

Diğer yanda ise ayrı bir önem ve değer verdiği eşyaları, hayatını düzenlediği gülağacından yapılma gardrobu, bedenini dinlendirdiği pirinç karyolası, 1954 model orijinal Singer dikiş makinası, en kıymetlilerini sakladığı ceviz ağacından yapılmış çeyiz sandığı ve içindeki çıra parçalarının kokusuna karışan naftalin kokusu...

Kalanların gün ışığına çıkması için bir şeyler yapsam diye yola çıktım. Yol haritamdaki anayol, annemin bıraktığı elişi göz nuru işleri tamamlamak olarak göründü... İlk denemem Osman Hamdi Bey'in “Kaplumbağa Terbiyecisi” oldu. Bu eseri seçerek başladığım çalışmanın tesadüfi gibi görünse de görünmeyen tarafında bir sebeple beni çektiğini fark ettim.

 

Osman Hamdi Bey topluma faydalı olmaktan ve değişime direnç gösteren her şeyi sanat yoluyla çağdaşlaştırmaktan hiç vazgeçmediğini göstermek için zor bir iş olan kaplumbağaların eğitilmesini başarmayı ümit ederek 1906 yılında yapmış bu tabloyu... Bir asrı geçen zaman diliminde güncelliğini yitirmeyen bu tablonun taşıdığı değer insanlık var olduğu sürece onu sonsuza kadar yaşatacaktır diye düşünüyorum.

 

Geçmişten geleceğe bir köprü olsun diyerek ve eldeki malzemeleri dönüştürerek içimden geldiği gibi fırça yerine iğne, boya yerine ipliklerle kumaş üzerinde yaptığım çalışmalarla buradayım.

 

Çocukken ZERİ diye seslenirdi, annem...

 

V e b e n z e r i ...

Okul hayatım İstanbul Kandilli Kız Lisesi ve daha sonra İşletme Fakültesi, Yönetim Organizasyon bölümü, Boğaziçi Üniversitesi Yabancı Diller Yüksek Okulu’nda İngilizce eğitiminden ibaret görünse de doğal yaşam gönüllüsü ve sürekli eğitimin gerekliliğine olan inancımla Veteriner, Sağlık önlisans diplomasına da sahip oldum. Kurumsal şirketlerde muhasebe ve ihracat departmanlarında bilgi ve deneyim kazanıp Üst Düzey Yönetici Asistanlığı ve Yönetim Koordinatörlüğü yaparak otuzbeş yıl çalıştıktan sonra ofis hayatımı tamamladım. Zaman ve Stres yönetimi, Yaşam Koçluğu,  Zor Durumlar ve Zor Kişilerle Başa çıkma eğitimlerine katıldım. Kişisel Markalaşma, MüthİŞ Başvuru Teknikleri, Sıradışı Yaşam Becerileri konularında eğitim organizasyonları düzenledim. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde Çin’den Bizans’a Cemşidden Hurşide İmgeler Tarihi konulu master derslerine katıldım.

bottom of page